YELDEĞİRMENİ’Nİ ÇALIŞTILAR

Doç. Dr. H. Meltem Gündoğdu, Büşra Ertaş ve Gamze Sarı’nın Tasarım Atölyesi Kadıköy’de düzenlendiği ve Yeldeğirmeni’nin tarihi ve mimari özelliklerine odaklanan atölyenin sonuçları çıktı

Yeldeğirmeni’ni çalıştılar
 02 Aralık 2021 Perşembe 08:09  62  0+  Yazdır


Tarihi ve mimari özellikleri ile birçok araştırmacının uğrak yeri olan Yeldeğirmeni, yeni bir araştırmanın konusu oldu. Doç. Dr. H. Meltem Gündoğdu, şehir plancısı Büşra Ertaş ve mimar Gamze Sarı geçtiğimiz eylül ayında Tasarım Atölyesi Kadıköy’de “E/SPA/S Mekânsal Algıda Mekân Dizimi ve Olay Kent İlişkisi Farkındalığı Atölyesi”ni düzenledi. Atölyeye, Türkiye’nin farklı üniversitelerinde eğitim gören, mimarlık, şehir ve bölge planlama bölümlerinden 14 öğrenci katıldı. Kadıköy’ün önemli mekânlarından biri olan Yeldeğirmeni Mahallesi’nin çalışma alanı olarak belirlendiği oturumlarda, “Kavram Ağ Atölyesi”, “Nesneli Mekânsal Algı Atölyesi”, “Mekân Dizimi-Olay Kent Atölyesi” adı altında üç atölye düzenlendi. 

SÜRPRİZLİ MEKÂN

Çalışmanın amacını ve sonuçlarını Doç. Dr. H. Meltem Gündoğdu, Büşra Ertaş ve Gamze Sarı ile konuştuk. Bu çalışmada “mekân dizimi ve olay kent” ilişkisi üzerine yoğunlaştığını söyleyen Gündoğdu, “Yeldeğirmeni’ndeki mekanların yeni mekânsal kurgular ile nasıl daha kullanılabilir, daha erişilebilir ve tüm kullanıcıların hareket etmekte özgür hissedebileceği mekanlar nasıl yaratılabilir? Sorularının cevabını almak istedik.” dedi.

“Birbirinden heyecanlı mimar ve şehir plancılarından oluşan 14 katılımcımız vardı.” diyen Gündoğdu, şu bilgileri paylaştı: “Birinci gün kavramlar üzerinden yola çıktık. Biraz anlattık, biraz kavramlarla oyun oynadık. Ardından nesneli-arazi gezisi ile, Yeldeğirmeni sokaklarında nesnelerin izdüşümünden algısal farklılıklara ulaştık. İkinci gün nesnesiz arazi gezisi ve üç aşamadan oluşan Mekân Dizimi – Olay Kent atölyeleri ile bir matematiksel model öğrettik ve katılımcıların bu matematiksel modelle ortaya çıkan mekânsal okumaları arazide deneyimlemelerini istedik.”

Gündoğdu, çalışma sahası için neden Yeldeğirmeni’ni seçtiklerini ise şöyle özetledi: “Yeldeğirmeni; kullanıcıları farklı şekillerde yönlendiren, çeken, birleştiren aynı zamanda mekânsal algıda farklılık yaratan morfolojik özelliklere sahip bir bölge. Bu açından da çok önemli. Tarihi kimliği, işlevselliği, ticaret alanlarının yoğunluğu, sürprizli mekânlarının varlığı, sanatsal olayların, aktivitelerin geliştirilebildiği ve mekân geçişlerinde belirli boşluklu alanları barındıran yapısıyla da atölye çalışmalarımızı destekler nitelikteydi.”

“Kentlerin günlük, yoğun ve sıkıcı mekân özellikleri, kullanıcı odaklı mekânsal özelliklere dönüştürülebilir.” diyen Gündoğdu, “Böyle bir çalışma ilk kez Yeldeğirmeni’nde yapıldı. Yeldeğirmeni’nin karakteristik özellikleri ve çalışmanın sonuçları ile güzel bir temel oluşturuldu. Bu çalışma, kentsel mekânların okunması ve dönüşümünde bir model olarak kabul edilebilir.” değerlendirmesinde bulundu. 

“BİR KİTAP HAZIRLIĞINDAYIZ”

Yeldeğirmeni’nin tasarım-mimarlık ve şehircilik alanlarında yapılan birçok etkinliğe ev sahipliği yaptığını söyleyen Büşra Ertaş da “Yeldeğirmeni’nin bu çalışmalarda aktif rol oynaması beni çok mutlu ediyor.” dedi.

Atölye sürecinde güzel ilişkiler kurulduğunu söyleyen Ertaş, katılımcıların projelerini sunduğunu, Yeldeğirmeni’nin yaşayan dokusunu korumanın gerekliliğinin ön plana çıktığını belirterek, “Şu anda temel altlığı üzerinde çalışmaya devam ettiğimiz atölyemize ait bir kitap hazırlığındayız. Akademik mecralara da kitabımızla atölyemizi literatüre kazandırmayı amaçlıyoruz.” diye konuştu.

Daha önce Yeldeğirmeni’nde çalışma imkânı bulduğunu ifade eden Gamze Sarı da, “Yeldeğirmeni’nin tarihi dokusuyla birlikte kültürel ve sosyal dönüşümünü inceleme imkânı bulmuştum. Yeldeğirmeni, korunan mimari yapılarıyla birlikte, değişen sokaklarıyla yoğun bir hareketliliğe ev sahipliği yapıyor. Mekân dizimi ve olay-kent ilişkisinin temelindeki hareketin bu alanda kurulabileceğini ve güzel sonuçlar çıkacağını düşündük.” şeklinde konuştu. 

“AİDİYET HİSSİ KAYBOLUYOR”

Atölyeden çıkan önerilerin genel olarak, “değişimden çok birleşim” üzerine yoğunlaştığını ifade eden Sarı, “Yalnızca insanlar için değil sokak hayvanlarının da dahil edildiği, Yeldeğirmeni’nin diğer sokaklarına da entegre edebilecek noktasal öneriler sunuldu.” dedi. 

Yeldeğirmeni gibi tarihi yapılarını koruyan ve zaman içinde birçok değişim geçiren mekânlarda aidiyet hissinin kaybolduğunu vurgulayan Sarı, “Bunun sonucunda mekân dizimi yönteminin sunduğu bilgilerle birlikte sokakların mevcut durumu, yapıların kullanım amaçları, yeşil alanların yeterliliği gibi konular dikkat çekmeye başlıyor. Kente yapılacak müdahalelerde bu değerlerin anlaşılması için kullanılan yöntemin önemli olduğunu düşünüyorum.” dedi.

*Gazete Kadıköy’de yayınlanmıştır.

http://www.gazetekadikoy.com.tr/yasam/yeldegirmenini-calistilar-h18558.html

E’SPA’S Mekânsal Algıda Mekân Dizimi ve Olay Kent İlişkisi Farkındalığı Atölyesi

TAK’ın ev sahipliğinde 18-19 Eylül 2021 tarihlerinde E/SPA/S Mekânsal Algıda Mekân Dizimi ve Olay Kent İlişkisi Farkındalığı Atölyesi düzenlendi. Atölyede Kadıköy’ün önemli mekânlarından biri olan Tarihi Yel Değirmeni Mahallesi çalışma alanı olarak belirlendi. Çalışma sürecinde “Kavram Ağ Atölyesi”, “Nesneli Mekânsal Algı Atölyesi”, “Mekân Dizimi-Olay Kent Atölyesi” adı altında 3 atölye yapıldı.

Atölye kapsamında, mekân dizimi ve olay kent ilişkisini ve mekân algısını ele alan bilgiler verildi. Katılımcılardan bu bilgiler ışığında gruplar ve belirlenen temalar halinde mekânı gözlemlemeleri istendi. Belirli analizler yaparak, sonuç senaryoları üretildi.

Atölyeye başvurular için çalışmaları değerlendirilen Türkiye’nin farklı üniversitelerindeki mimarlık ve şehir ve bölge planlama bölümlerinden 14 katılımcıyla atölye süreci gerçekleşti.

Atölyenin ilk günü Tasarım Atölyesi Kadıköy’de katılımcıların buluşmasıyla başladı. Kentsel tasarım uzmanı ve şehir plancısı Doç. Dr. H. Meltem Gündoğdu’nun olay kent ve mekân dizimi ilişkisini ele aldığı sunumuyla başlayan gün, öğleden sonra da şehir plancısı ve yüksek lisans öğrencisi Büşra Ertaş, mimar ve yüksek lisans öğrencisi Gamze Sarı’nın mekânsal algıyla ilişkili olarak Gestalt kuramları sunumuyla devam etti. Ardından “Mekân Dizimi ve Olay Kent” ilişkisindeki zıtlaşan/birleşen/aykırı kavramların mekânsal olarak ifade edebilmek amacıyla 14 katılımcıyla kavramsal ağ atölyesi yapıldı. Bir kavramsal ağ bütünü oluşturuldu. İlk günün bir diğer atölyesi olan nesneli mekânsal algı atölyesi için, Gestalt ilkelerine (şekil-zemin ilişkisi / algısal gruplama / benzeşme ayrışma / tamamlama / süreklilik) göre 2-3’er kişilik 5 grup halinde bir kavram ve bir nesneyle (top/ip/ayna/ buzlu cam/tebeşir) eşleştirildi ve katılımcı nesne arasındaki ilişkinin mekânsal karşılığını görmek için çalışma alanı gruplar halinde nesne ile gezildi. Gün sonunda katılımcıların mekânsal algılarını olay kent ve mekân dizimi ekseninde bellek haritalarıyla ortaya çıkarıldı.

İkinci gün Şehir plancısı ve kentsel tasarım uzmanı Doç. Dr. H. Meltem Gündoğdu’nun yürütücülüğünde mekan dizimi ve olay kent atölyesiyle TAK ’ta güne başlandı. 3 aşamada gerçekleşen atölyede Mekânsal yapılanma özelliklerinin biçimlenme parametreleri ile değerlendirilmesi, biçimlenme ile oluşan farklı işlevsel potansiyeller ve doğal hareket varlığının gözlemlenmesi sağlandı. Öğleden sonra katılımcılar gruplar halinde mekân dizimi ve olay kent ilişkisini ele aldığı mekânsal algı ve gözlemlerine dayanarak öneriler geliştirilmeye başlandı. Atölye sonunda, grupların proje sunumlarıyla tamamlandı.

E/SPA/S Mekansal Algıda Olay Kent ve Mekân Dizimi İlişkisi Farkındalığı Atölye Ekibi

-Doç.Dr. H. Meltem Gündoğdu
-Büşra Ertaş
-Gamze Sarı

Katılımcılar: Elif Kaya, Ceren Duruk, Ahmet Arslan, Gülümser Özboy, İkranur Sena Akkaya, Cemre Yörük, Bilge Bahar Saatçi, Sedanur Sert, Sevilay Atıcı, Begüm Cebeci, Betül Yalman, Semanur Tüzer, Hilmi Öven, Selen Öztürk

Özkan Bahadır, Selen Öztürk ve Nil Melek Gündoğdu’ya destekleri için ve Tasarım Atölyesi Kadıköy (TAK) ekibine teşekkür ederiz.

*Arkitera’da 09.11.2021 tarihinde yayınlanmıştır.

İZOLE|MEKAN BULUŞMALARI 9: BURSA/GÖLYAZI

Öğrenmeye ve araştırmaya devam etmek adına başlamış olduğumuz serinin dokuzuncusunda Bursa’nın önemli turizm noktalarından olan Gölyazı’yı inceleyeceğiz.

Gölyazı’nın konumuna baktığımızda; Gölün havzası büyük çoğunlukla Bursa , Kütahya , Balıkesir ili sınırları içerisinde, çok azıda Bilecik ilinde yer alır ve yaklaşık 10500 km2 alan kaplamaktadır. Karacabey ve Mustafakemalpaşa ilçeleri sınırları içinde kalmaktadır. Göl çevresinde 17 yerleşim birimi bulunmaktadır. Uluabat gölün güneybatı kesimi 1993 yılında tarıma açılmıştır. Gölün kuzey kıyıları diğer kesimlere göre nispeten girintili çıkıntılıdır. Kuzeyde kalker yapılı iki yarımada (Eskikaraağaç ve Gölyazı) bulunmaktadır. Gölü besleyen en önemli su kaynağı Mustafakemalpaşa Çayı’dır.

Marmara Denizi’nin güneyinde, Bursa’nın 35 km batsında Nilüfer ilçesinde bulunan Gölyazı, Uluabat Gölü’nün doğusundaki 9 adadan biridir. Uluabat Gölü ve Gölyazı önemli bir kuş konaklama alanı olmasının yanı sıra, farklı ekolojik işlevleri barındıran bir sulak alan olması, zengin fora ve faunası ve biyolojik çeşitliliği sebebiyle 1998 yılında “Ramsar Sözleşmesi” ile koruma altında ve “Yaşayan Göller” ağına dahildir.

KENTİN GELİŞİM SÜRECİ

PLANLAMA

BÖLGESEL PLANLAR:

1/25.000 BATI BÖLGESİNAZIM İMAR PLANI

Batı Planlama Bölgesinde; Bursa’nın gelişme yönü olması nedeni ile yeni konut ve çalışma alanları oluşturulmuştur. Uluabat Gölü ve çevresi ile Çayırköy Ovası korunmuştur, kent içinde yer alan kirletici sanayilerin desantrilizasyonu için küçük sanayi alanları farklı bölgelerde oluşturulmuştur.

Planlama Alanı : 24.250 ha.

Nüfus : 400.000 kişi (max)

 Konut Alanı : 2.300 ha. Çalışma Alanları (Ticaret+Sanayi) : 1.400 ha.

Batı Planlama Bölgesi içerisinde kalan çalışma alanının şüphesiz kendi içerisindeki dengesi kurulmalıdır. Ancak bu konuda bölgenin merkez ile gerek istihdam gerek günübirlik hareketlilik gerekse hizmet sunumu faktörleri açısından bir kademelenme içerisinde etkileşimi olacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla çalışma alanı doğu sınırındaki Merkez Planlama Bölgesi ile bir bütün olarak düşünülmelidir.

NOTLAR:

-Bugünkü kentin yüzde 70’i adada, yüzde 30’u yarımadadadır.

-Bir – iki katlı yaklaşık 500 konuttan oluşan yerleşimde 87 Sivil Mimarlık Örneği, 4 anıtsal yapı ve surlar ile biri ünlü “Ağlayan Çınar” olmak üzere 17 tescilli ulu ağaç bulunmaktadır.

-“Kentsel arkeolojik sit alanı”dır.

-Uluabat, “su kuşları için uluslararası öneme sahip” sulak alanların korunmasını öngören Ramsar Sözleşmesi’yle belirlenmiş 12 alandan biridir.

KAYNAKLAR:

Okumuş, G., Altınöz. G., “Sürdürülebilir Koruma İçin Değişimi Anlamak Ve Yönetmek: Karmaşık Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı
Olarak Gölyazı (Apolyont) / Bursa Örneği” konulu bildirisi

Leyleklerin ve Türk dizilerinin gözdesi; Gölyazı

http://www.yapi.com.tr/haberler/golyazinin-apolyont-bildirgesi_74081.html

Büşra ERTAŞ

Gamze Sarı’ya ve buluşmamıza eşlik eden katılımcılara teşekkürler.

(Hafize Daştan, Zeynep Gül Atak, Meltem Özbek, Feridenur Burt, Melih Emre Güleç, Reyhan Hatipoğlu, Gamze Kale, Şevval Demir)

İZOLE| MEKAN BULUŞMALARI- 8: SİNEMA/MİMARLIK/KENT- İdealize Edilmiş Kentsel Hafıza Oluşturmak

Öğrenmeye ve araştırmaya serinin sekizincisinde Özge Öztürk’ün yüksek lisans çalışması olan “Sinematografik Kartpostal: İdealize Edilmiş Kentsel Bir Hafıza Oluşturmak   ” yazısıyla devam ediyoruz.

Kartpostallar, geçmişten günümüze hayatımızın en önemli anı noktalarında hafızalarımızın görselleri olmuşlardır. Günümüzde değişen teknolojiyle beraber anılar artık fotoğraf, videoya dönüşse de kartpostallar gittiğimiz ve gezdiğimiz mekanlarda hediyelik eşya olarak o mekanlardan bizim hafızalarımızda yer eden birer tematik obje olarak varlığını korumaktadır.

Kentler de sinema,resim,video,kartpostal ve mimarlık gibi pek çok görselliğin ortak noktasıdır. Mimarlık ve sinemanın en temel kesişim noktası ise “kent”tir. Mimarlığın kendini gerçekleştirdiği sosyal ve fiziksel bir çevre olan kent, sinema içinse sonsuz potansiyeli olan bir beslenme kaynağıdır (Eroğlu, 2003).

Woody Allen, “Kentler beni hareket ettiriyor. Bu yüzden sıkıcı görünen veya romantik olmayan bir yerde film yapabileceğimi sanmıyorum. Eğer Venedik veya Paris’te bir film yaparsam, gerçekten iyi bir iş çıkabilir ve atmosferi hikâyenin bir parçası yapabilirim.” diye betimleyen yönetmen, filmlerinde mekansal anlatılara yer vermektedir.

MANHATTAN

MİDNİGHT TO PARİS

Yazıya bu adresten ulaşabilirsiniz. https://mimaritasarimsurecveetkilesimleri.wordpress.com/2016/12/16/sinemada-kent-okumalari-sinematik-kartpostal-4/

Büşra ERTAŞ

Gamze Sarı’ya ve buluşmamıza eşlik eden katılımcılara teşekkürler.

(Hafize Daştan, Melih Emre Güleç, Reyhan Hatipoğlu, Ezgi Sarı)

İZOLE|MEKAN BULUŞMALARI 7: KENTSEL MEKAN/YAPI İLİŞKİSİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM: YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT

Öğrenmeye ve araştırmaya serinin yedincisinde Prof. Dr. Özen Eyüce’nin Mimarlık Dergisi’nde bulunan “KENTSEL MEKAN/YAPI İLİŞKİSİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM: YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT” yazısıyla devam ediyoruz.

Tarihi ve kentsel bir aks olan İstiklal Caddesi, bitişik nizamlı yapıları ile uzun bir yaya koridoru oluşturmaktadır. Caddedeki konumu nedeniyle Taksim Meydanı’ndan gelenleri karşılayan Yapı Kredi Kültür Sanat (YKKS) yapısının restorasyon sürecini ele alan bu metin üzerinden meydan, meydanlaşma kavramları tartışılmıştır. Peki sizce tam bir meydan binası olarak ifade edilen YKKS’nin bulunduğu Galatasaray Meydanı, meydanlaşma için yeterli midir? YKKS cam cephe denemesiyle bir meydan binası olabilmiş midir?

Mimarlık Dergisi’nin 411. sayısından veya linkten eleştiri yazısına ulaşabilirsiniz:

http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=425&RecID=4908

Gamze SARI

Büşra Ertaş’a ve Melih Emre Güleç’e katkılarından dolayı teşekkürler.

İZOLE|MEKAN BULUŞMALARI 6: AYDIN/aTÇA

Planlarınızla, kesitlerinizle hizmet ettiğiniz efendinin, gözleri olduğunu unutmayın; ve bu gözlerin aynası ardında bir duyarlığı, bir zekası, bir yüreği olduğunu.

 L.Corbusier

Öğrenmeye ve araştırmaya devam etmek adına başlamış olduğumuz serinin altıncısında Türkiye’nin planlı kent örneği olan Aydın Atça kent dokusunu inceleyeceğiz. Öncelikle ideal bir kent nasıl olmalıdır? Konusuyla başlayalım.

İDEAL KENT NASIL OLMALIDIR?

Rönesans Döneminin önemli teorisyenlerinden Leon Battista Alberti’ye göre;

1) Kentler muntazam, rasyonel bir plana ve mimariye sahip olmalı,

 2) Kent ve çevresi “dairesel” ve “ışınsal” formlarda olmalı (estetik ve kontrol edilebilirlik),

3) Işınsal bir yol sistemi ve merkezinde meydan olmalı,

4) Bina yükseklikleri eşit olmalı,

5) Yollar düz bir aks halinde uzanmalı ve önemli bir yapıyla sonlanmalı (perspektif etkisi),

6) Kent içinde açık alanlar, meydanlar yer almalı, bu meydanlar simetrik ve görkemli olmalı ve çevre yapılarla bütün oluşturmalı

7)Kent hava almalı

8) Merkezde kamu binaları yer almalı (sembolik anlam, erişilebilirlik, prestij etkisi).

Atça; Pamukkale, Söke, Efes, Kuşadası, Didim, Bodrum, Marmaris, Çeşme ve İzmir gibi bölgenin önemli turizm ve ticaret merkezlerine yakın sayılabilecek bir mevkide bulunmaktadır. İzmir-Denizli Devlet Karayolu (E-87 Karayolu) üzerinde bulunan Atça bağlı olduğu Sultanhisar ilçe merkezine 5 kilometre, Nazilli`ye 8 kilometre, Aydın il merkezine de yaklaşık 33 kilometre uzaklıktadır. Malgaç Dağları’nın (1343 m) güney eteklerinde kurulmuştur ve deniz seviyesinden 76 metre yükseklikte olan Atça’nın rakımı 109 metredir (Salkım, 1991). Atça mahallesinin yerleşim alanları düz arazi üzerinde gelişmiştir.

Atça’nın kuzey ve doğu kesiminden geçişi ıslah edilmiş olan dereler, demiryolu ve karayolunu geçtikten sonra kanal içinde Menderes’e kavuşmaktadır (Salkım, 1991).

ATÇA VE PLANLAMA

BÖLGESEL PLAN KARARLARI:

Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni plan değişikliğine göre; çilek yetiştiriciliğinde ön plana çıkan tarımsal sektör kimliği ile ön planda olan yerleşimdir. Paris kent planının benzeri olmasıyla günübirlik turizm noktası olması önerilmiştir. Tarımsal potansiyelin desteklenmesi için organize tarım alanı da planlanmıştır. Mevcut imar planı kapasitesinin plan döneminde oluşması beklenen nüfusa yeterli olmadığı yerleşmede yeni kentsel gelişme alanları önerilmiştir.

Aydın 2040 İl Nazım İmar Planı raporuna göre(2018); 2025 yılı için 8800, 2040 yılı için 10.397 kişi öngörülmüştür. Atça’da mevcut küçük sanayi alanının kuzeyinde yapılaşmış konut alanlarının, güneyinde ise demiryolunun sınır oluşturması nedeniyle gelişme olanağı bulunmamaktadır.  Bu nedenle, yeni küçük sanayi sitesi oluşturulmasına yönelik arayış sürmektedir.

Yerleşmenin batısı seyrek yoğunluklu konut alanı olarak belirlenmiştir. Aydın-Denizli-Dinar hızlı tren projesi, Umurlu’nun güneyinde, Aydın-Göllük demiryolu hattı ile buluşan yeni demiryolu güzergahı, Umurlu, Köşk, Sultanhisar, Atça, Nazilli, Kuyucak, Buharkent yerleşmelerinin güneyinden, ova içinden geçerek doğuda Denizli il sınırına ulaşmaktadır. Denizli il sınırları içinde Sarayköy ve Denizli il merkezinden geçerek  Dinar ilçe merkezinin doğusunda Eskişehir-Afyon-Antalya hızlı tren hattı bağlanmaktadır. Aydın, Antalya’nın yanı sıra Eskişehir, Ankara üzerinden İstanbul’a bağlanacaktır.

ALT ÖLÇEK PLAN KARARLARI:

Kentin biçimlenmesine ve gelişmesine yön veren 2 planı bulunmaktadır. Birincisi 1926 onanlı plandır. İkincisi ise, 1991 onanlı revizyon imar planıdır.

1991 yılı planı

1991 yılında Revizyon imar planında; 

1. Bu planda, 1926 onanlı ilk plan şemasında oluşturulan ışınsal kent formunun korunduğu görülmektedir.

2. Mahallenin nüfus artışı ile birlikte alan kullanım gereksiniminin de artması sonucunda grid sistem genişletilmiş, kullanım amacına uygun yeni parseller planlanmıştır.

3. Revizyon imar planında kullanım alanları belirlenmiş, sanayi alanları ve tarım alanları iskân alanları dışında planlanmıştır. Tarım alanları mahalle merkezinin doğu ve batı yönünde, sanayi alanları ise güney yönünde planlanmıştır.

4. Bu planda, bütüncül bir kentsel açık yeşil alan sisteminin oluşturulduğu görülmektedir.

Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk’ün kente gelmesiyle, Paris’te eğitim görmüş mimar- plancı-mühendis Ahmet Salkım’a şehrin planının yapılması istenir. Salkım, Paris’in Charles de Gaulle’deki planlamadan çok etkilendğini belirtelerek Atçada uygulamasını yapar.

ATÇACHARLES DE GAULLE

•       Işınsal form
•       8 Cadde(15*500)
•       Ana merkez
•       45 derecelik                                        
•       Grid sistem
•       Modern imarlı ilk kent planı
Işınsal Form                                           
•       12 Cadde
•       Zafer takı
•       30 derecelik
•       Grid sistem
•       Şanzelize caddesi

Türkiye’deki ilk planlı kent olma özelliğine sahip Atça, günümüzde de ızgara kent dokusunu korumuş ve korumaya devam etmekte olan bir kenttir. Tren yolu bağlantısından dolayı, turistik açıdan çok fazla ziyarete uğrayan kentte, ekonomik anlamda da çilek ihracatı ön plandadır.

Büşra ERTAŞ

Gamze Sarı’ya ve buluşmamıza eşlik eden katılımcılara teşekkürler.

(Dilara Bozkurt, Feridenur Burt, Hafize Daştan, Melih Emre Güleç, Zeynep Gül Atak ).

Kaynakça:

Ö.Esin ve A.Aktuğlu (2012): “ İdeal ve Ütopik Kent Modellerine Ulaşım Bağlamında Biçimsel Yaklaşımlar”. İdeal kent sayı:5.

Küçükoğlu. E.(2010): “İdeal Arayışında Bir Dönüm Noktası: Yıldız Şehirler”. İdeal kent sayı:1.

https://onedio.com/haber/kucuk-paris-atca-737034

http://www.aydinatca.com/anasayfa

İZOLE| MEKAN BULUŞMALARI 5: MİDYAT KENT DOKUSU ve GELENEKSEL TAŞ EVLERİ

Öğrenmeye ve araştırmaya devam etmek adına başlamış olduğumuz serinin beşincisinde Mardin Midyat kent dokusunu ve geleneksel taş evlerini inceleyeceğiz. Midyat’ın içinde bulunduğu, birçok kültüre ev sahipliği yapan Mardin ile başlayalım.

Mardin

Türkiye’de büyükşehir statüsüne giren bir il olan Mardin, 2019 verilerine göre 838,778 kişilik nüfusuyla en kalabalık yirmi altıncı şehirdir. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde olup Suriye ile sınırı bulunur. Diğer komşu illeri ise Diyarbakır, Batman, Siirt, Şırnak ve hakkında bir yazımızın da bulunduğu Şanlıurfa’dır.

İpek yolu üzerinde olması ve birçok dini inanışa ev sahipliği yapması nedeniyle, koruma altına alınmış cami, kilise, manastır gibi tarihi yapılar bulunur. Asur, Hitit, Urartu’dan sonra 640 yılında bölgeye Arap nüfusu yerleşimi başlar. Artuklular, Anadolu Selçukluları gibi beyliklere ve Osmanlı Devleti’ne ev sahipliği yaptığı sırada Mardin ve çevresinde Türkmen iskanı oluşur. 1918 Mondros Mütarekesi sonrasında Mardin halkı rahat bir nefes alır. 2012 yılında artan nüfusuyla birlikte büyükşehir olarak kabul edilir.

İklim ve Nüfus

İl genelinde karasal iklim özellikleri görülen Mardin’de sıcaklık, en yüksek 42,5°C ve en düşük -14.0°C olarak ölçülmüştür. Yaz aylarında çöl ikliminin etkisi altında kalmaktadır.

Nüfusuna baktığımızda, 1960’lı yıllarda şehre göç başlamış ve kır nüfusu oran olarak azalmaya başlamıştır. 1990 yılında dört ilçenin komşu illere bağlanmasıyla nüfus %14,4 oranında azalmıştır. 2000 nüfus sayımında ilk defa kır nüfusu, kent nüfusunun gerisinde kalmıştır. Ekonomik ve güvenlik kaygıları nedeniyle köylerden şehre göç yapılmıştır. Yıllara göre il ve ilçelerin nüfus değişimini tablodan inceleyebilirsiniz.

Ekonomi

Mardin ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayanır. Suriye sınırındaki topraklar elverişli olsa da mayınlı topraklar olması nedeniyle kullanılamamaktadır. Kızıltepe tarımın yaygın olduğu ilçelerdendir. Mardin’de henüz tamamlanmayan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) nedeniyle tarım ürünlerine dayalı sanayi gelişmemiştir.

Midyat Kent Dokusu ve Geleneksel Taş Evleri

MÖ 9. yüzyıl Asur tabletlerinde Matiate olarak tanımlanan Midyat, Mardin’in ilçelerinden biridir. İnsanları ilk olarak mağaralarda yaşayan Midyat, tarih boyunca birçok kere kuşatılıp talan edilmiştir. I. Dünya Savaşı’nda verilen kayıpların ardından, 1930 yılından sonra kasaba yeniden canlanmıştır. Kiliseler, evler ve bazı mekanlar onarılmıştır.

Midyat ilçesi, Estel ve Midyat (Eski Midyat) olarak iki bölümden oluşmaktadır. Bugün ilçe, Estel’e doğru gelişmektedir. Eski Midyat’taki tarihi dokunun günümüze kadar korunmasında, ilçenin Estel’e doğru gelişmesinin katkısı büyüktür.

Nüfus

İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı 6 belde, 50 köy ve 7 mahalleden oluşmaktadır. Tarihi kent merkezindeki yollar, caddeler ve sokaklar topografyaya göre biçimlenmiş olup, organik bir kent dokusu oluşturmaktadır. Geleneksel kent dokusu, yoğun ve sıkışık bir görünümdedir. Kent bütünü önceden planlanmamış, ihtiyaç duyuldukça yeni evler ve yapılar eklenmiştir.

Tarihi Yerler

Midyat ilçesi, bünyesinde barındırdığı farklı inançlara ait ibadet mekanları (manastır, kilise, cami) ile han, arasta ve birçok geleneksel evden oluşan tarihi dokuya sahiptir. Kentin ticaret hayatının gerçekleştiği alanda hanlar ve dükkanlar yer almaktadır. Ancak geçmişte kentin ticari faaliyetlerinin gerçekleştiği geleneksel çarşı dokusu bugün tamamen boş durumdadır. Eski Midyat bölgesinde, Gelüşkeler Hanı restore edilmektedir. Hayvan Hanı ise kırsal kesimden göç edip buraya yerleşenler tarafından konut olarak kullanılmaktadır.

Geleneksel Midyat Evleri

İlçenin imar durumuyla ilgili yalnızca, “6360 Sayılı Büyükşehir Kanunu ile belediye belde ve köylerin yeni imar planlarının olmaması yada yanlış olması nedeni ile yeni imar planı oluşturulması veya revizyon hazırlıkları yapılması” kararıyla 2010 ve 2013 yıllarında imar planları yapıldığı ancak henüz bir koruma planı oluşturulmadığı bilgisine ulaşabilmekteyiz.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde konut mimarisini en iyi yansıtan yerlerin başında Diyarbakır, Urfa ve Mardin gelmektedir. Bu bölgedeki geleneksel evler, coğrafi farklılıklar dışında, aile yapısı, dini yapı, ekonomik yapı ve kültürel etkileşimle oluşur. Dışa kapalı, içe dönük avlulu plan düzeni, yığma yapım tekniği, taş malzeme, düz dam ortak mimari özelliklerdir.

Kentin topografik yapısı nedeniyle yapılar, eğimli arazide tek yöne doğru (güney) yönelmek zorundadır. Bu nedenle de yatayda yayılmak yerine düşeyde yükselerek eklemlenirler. Belli mekanların tekrar edilmesiyle evin büyütüldüğü görülmektedir. Geleneksel evler mevcut mağaraların üstüne yapılmıştır. Midyat geleneksel kent dokusu, yoğun ve sıkışık bir görünümdedir. Evler bitişik nizamlı ve avluludur.

Plan Düzeni

Evler, Midyat yaşama biçiminin belirgin özelliklerini yansıtmaktadır. Boyutları ve plan düzeni geniş aileyi barındıracak, kadınların ev içi uğraşlarını karşılayacak niteliktedir. Zemin katta servis birimleri, ıslak hacimler, revak ile yaşama birimleri yer alır. Yemek yapma, çamaşır ve bulaşık yıkama gibi günlük işlerin yapıldığı yerdir. Esas yaşama bölümü olan üst katta ise oda, aralık, eyvan, teras gibi çok amaçlı birimler ile tuvalet yer alır.

Evin ana kanadı olan kuzey kanatta gösterişli ve büyük odalar yer alır. Eyvanın veya aralığın bir yanında, iki yanında ve arkasında oda bulunur. Önünde mutlaka bir teras vardır. Terasın altında kemerli bir geçit (revak) bulunur. Üst kata kesme taştan yapılan bir merdiven ile çıkılır. Komşu evlere birbirinin damlarından geçilerek gidilebilir. Teras ve dam, mevsimlik yiyeceklerin kurutulduğu, geceleri yatılan ve yaz aylarında yoğun olarak kullanılan açık mekanlardır. Midyat evlerindeki eyvanlar, iki kapalı mekan (oda) arasında bir yarı açık mekan ilkesine uygun olarak yer alan bir geçiş mekanıdır. Revak, evlerin zemin katında yer alır . Üç tarafı ve üstü kapalı, önü bir veya birden fazla sütun ile iki veya daha fazla açıklığa bölünmüş, kemerli geçitlerdir. Ahır, depo veya kilere geçişi sağlar.

Kiler, ev halkının kışlık yiyeceklerini, yakacaklarını ve eski eşyalarını sakladıkları mekandır. Yazın en sıcak günlerinde bile yiyeceklerin uzun süre bozulmadan kalmasını sağlayan bir serinliğe sahiptir. Bazı evlerde birkaç bölüme ayrılmıştır. Bu bölümler arasında kemerli geçitler bulunmaktadır.

Yapım Tekniği ve Malzeme

Geleneksel Midyat evlerinin tamamı Süryani taş ustaları tarafından yapılmıştır. Evlerin yapımında en çok kullanılan malzeme taş, ahşap, metal ve alçıdır. Midyat ve yakın çevresinde sarı kalker taşının (katori) üretimi yapılmaktadır.

Duvar genişlikleri genellikle 70-115 cm arasında değişmektedir. Duvarın her iki tarafında da niş veya yüklük bulunması durumunda duvar genişliği fazla tutulmuştur. Kolay işlenen kalker taşı nedeniyle, üst örtü tonozdur. Çeşitli tonoz türleri (beşik tonoz, çapraz tonoz ve aynalı tonoz) kullanılmıştır. Evin çatısı mutlaka düz damdır. Tonozların ana malzemesi moloz taş ve harçtır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin benzer birçok özelliklerini taşıyan Midyat evleri, coğrafi koşulların etkisiyle güneye yönelen yerleşimiyle fark yaratır. Yapıların tek yöne bakabilmesi, yatayda yayılma yerine düşeyde yükselme olanağı sunması nedeniyle damlar, terasların oldukça yaygın olduğu bu evlerin dağılımı kendine has geleneksel yapı tipini ortaya çıkarır. Kent dokusu olarak, baştan planlama yapılmadığından dolayı yapı yerleşimi ve yolları organiktir. Göç nedeniyle boşalan yapılara, bu kültürü bilmeyen insanlar gelip yerleşmektedir. Oluşan tahribatlara veya yenilemelere karşı Mardin genelinde de, Midyat özelinde de imar ve koruma kararlarının geliştirilmesi halinde tarihi öneme sahip bu kentin ileriye taşınabileceğini ve turizm açısından da hak ettiği ilgiyi göreceğini düşünüyorum.

Mardin ve Midyat’a ait videolar için:

https://www.360tr.com/mardin-muzesi-hol-1-panorama-sanal-tur_13815bc4a_tr.html

Gamze Sarı

Büşra Ertaş’a ve buluşmamıza eşlik eden katılımcılara teşekkürler.

(Hafize Daştan, Zeynep Gül Atak, Meltem Özbek, Feride Nur Burt)

KAYNAKÇA

http://www.mardin.gov.tr/mardin-evleri

https://mardin.ktb.gov.tr/TR-56513/geleneksel-mardin-evleri.html

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/76170

https://www.katoritas.com/mardin-midyat-evleri/5

https://tr.wikipedia.org/wiki/Midyat

https://tanitma.ktb.gov.tr/TR-22723/midyat.html

https://www.mardin.bel.tr/

http://www.midyat.bel.tr/

İZOLE MEKAN BULUŞMALARI 4: TÜRKİYE’DE CUMHURİYET DÖNEMİNDE KENTSEL GELİŞME VE KENT PLANLAMASI

Öğrenmeye ve araştırmaya devam etmek adına başlamış olduğumuz serinin dördüncüsünde, İlhan Tekeli’nin  “MODERNİZM, MODERNİTE VE TÜRKİYE’NİN KENT PLANLAMA TARİHİ(2009)” kitabının 2. Bölümünde yer alan “Türkiye’de Cumhuriyet Döneminde Kentsel Gelişme Ve Kent Planlaması” isimli kısmı incelenmiştir.

Bu bölümde, Türkiye’deki modernite projesinin dönemsel süreci, 5 dönemde ele alınmıştır(Tablo1).

DÖNEMLERMODERNİTENE OLMUŞ?
1.DÖNEMSıkılgan Modernite(19.yy-cumhuriyet ilanı)Osmanlı, dünya kapitalizmine katılması
2.DÖNEMKöktenci Modernite(Cumhuriyet-II. Dünya savaşı)Tek partili siyasal rejim/kentleşme hızı düşük/yeni yasal düzenleme
3.DÖNEMPopülist modernite(II. Dünya Savaşı-1960)
4.DÖNEMKentleşme(1960-1980)Hızlı kentleşme/planlı bir ekonomik arayış/planlamanın kurumsallaşması
5.DÖNEM1980 sonrasıKentleşme hızı yavaşlama

Tablo 1: Türkiye modernite proje süreci

1.DÖNEM: CUMHURİYET ÖNCESİNDE KENTSEL GELİŞME VE KENT PLANLAMASINDA İLK ADIMLAR

2.DÖNEM: 1923’TEN II. DÜNYA SAVAŞI SONUNA KADAR KENTSEL GELİŞME VE PLANLAMA
3.DÖNEM: 1950-1960 ARASI HIZLI KENTLEŞME DÖNEMİNDE MODERNİTE PROJESİNİN POPÜLİST NİTELİĞİ
4.DÖNEM: 1960-1980 ARASI PLANLI DÖNEMDE KENTLEŞME VE KENT PLANLAMASI
5.DÖNEM: 1980 SONRASI MODERNİTE PROJESİ AŞINIRKEN KENTLEŞME VE KENT PLANLAMASININ GELİŞİMİ

“Türkiye’de Cumhuriyet Döneminde Kentsel Gelişme Ve Kent Planlaması” tam metni için:

https://www.academia.edu/30885669/T%C3%9CRK%C4%B0YEDE_CUMHUR%C4%B0YET_D%C3%96NEM%C4%B0NDE_KENTSEL_GEL%C4%B0%C5%9EME_VE_KENT_PLANLAMASI

İZOLE| MEKAN BULUŞMALARI 3: “PRUITT IGOE’DAN GÜNÜMÜZE POSTMODERN ÇEŞİTLEMELER: KÜLTÜREL DÖNÜŞÜM VE TASARIMA YANSIMALAR”

Öğrenmeye ve araştırmaya devam etmek adına başlamış olduğumuz serinin üçüncüsünde, Doç. Dr. Lerzan Aras’ ın yazmış olduğu “Pruitt Igoe’dan Günümüze Postmodern Çeşitlemeler: Kültürel Dönüşüm ve Tasarıma Yansımalar” adlı metni üzerine incelemelerde bulunduk.

PRUITT IGOE

Pruitt Igoe gibi konut projeleri, II.Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda kentsel nüfus evrimi sonucunda ortaya çıktı.

1949 Konut Yasası ile, Birleşik Devletler’de kentsel yenileme projelerini desteklemek, şehirlerdeki gecekondu temizliği ve yeniden geliştirme için kredi sunuldu. Proje, 1954’e kadar tamamlanmadığı için – Yüksek Mahkeme Amerika Birleşik Devletleri’nde “ayrı ama eşit” ayrımı yasadışı hale getirmesinin ardından – tek bir kompleks olan Pruitt-Igoe’ye entegre edildi.

Minoru Yamasaki of Hellmuth, Yamasaki ve Leinweber tarafından 33 adet 11 katlı apartman kulesi koleksiyonu inşa edildi . 

https://www.archdaily.com/870685/ad-classics-pruitt-igoe-housing-project-minoru-yamasaki-st-louis-usa-modernism

Dairelerin neredeyse sadece, bir kısmı refahla geçimini sağlayan düşük gelirli sakinlerin sayısı azaldığından, 33 kuleyi ayakta tutmak için çok az para vardı ve daha sonra bakıma muhtaç duruma düştüler. Pruitt-Igoe, bu atmosferde suç faaliyetlerinin yuvası haline geldi. Güvenli topluluk alanları sağlamayı amaçlayan galeriler ve merdivenler bunun yerine çetelerin egemenliği oldu.

1972’de federal hükümet nihayet Pruitt-Igoe’nin kurtarılamayacak durumda olduğuna karar verdi. Önümüzdeki birkaç yıl içinde, 33 kule dinamit patlamalarıyla yıkıldı.

Pruitt Igoe’dan Günümüze Postmodern Çeşitlemeler Kültürel Dönüşüm ve Tasarıma Yansımalar

Pruitt Igoe konutları 1972 yılında yıkıldığında, modern dönemin kapanmış olduğu simgesel bir anlatımla ifade edilmişti. İlk başkaldırışını aşan postmodernizm kendi yolunu çizdi; özellikle de tasarım, mimari ve birey arasındaki ilişki çok farklı tonlara büründü.

Modern dönemin bireyin psikolojik ihtiyaçlarına cevap vermekte zorlanan, standardize, toplumsal ve politik yönünün bireyleri bir noktada farklı arayışlara getireceği belliydi ancak bunun belli bir an ile özdeşleştirilmesi ve bir sembol oluşturmuş olması önemliydi. Dönemin bitişi ile birlikte bir anda tüm alanlarda sınırlar kaldırılmış gibi oldu.

Modernizmin bitiş yılları, teknoloji bağımlılığından ve yüksek kültürün estetiğinden vazgeçilerek, kitle iletişim araçları ve reklamın ön plana çıktığı ve tüketimin heveslendirildiği yıllardı. Artık renk, doku, biçim ve süsleme tasarımın her alanında adeta yasallaşmış ve bir gereklilik halini almış, yüksek kültür ile halkçı kültür sınırları silinmişti. İletişim olanaklarının gelişmesi ve eğitim düzeyinin yükselmesinin de bu değişimde katkısı büyüktü. Göstergeler o kadar çeşitliydi ki, ürünün tüketici tarafından kabul edilme süreci çok hızlı geçiyordu; aslında ya ‘evet’, ya ‘hayır’ tonunda hızlı ve keskin bir döneme girilmişti.

Tüketicinin uzak tutulduğu, tasarımcının moderne karşı koymak adına kendi bakış açısını keskin bir dille anlatmaya çalışmasıyla renkli ve eğlenceli olduğu kadar, soğuk ve tanımsız bir ürün zincirine de sebep olan postmodernizm sürecini metin üzerinden inceledik.

“Pruitt Igoe’dan Günümüze Postmodern Çeşitlemeler Kültürel Dönüşüm ve Tasarıma Yansımalar” tam metnine ulaşmak için:

https://www.researchgate.net/publication/299529239_Pruitt_Igoe’den_Gunumuze_Postmodern_Cesitlemeler_Kulturel_Donusum_ve_Tasarima_Yansimalar

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın